Kendisine Allah tarafından verildiği iddia edi*len özel bilgiye denir. İlm-i batın da aynıdır. Kimi sufi şeyhlere böyle bir ilim verildiği söylenir.
Ilmi ledün'ün kitabi yoktur. Hic bir sekilde yaziya gecirilmez. Duyu organlariyla somut bir sekilde tesbiti mümkün degildir. Delilli ve somut bir sekilde bir mes'elenin hükmü ilm-i ledün'le ortaya konulmaz.
Böyle bir ilmi hic bir alim kullanan olmamistir.
Müctehidler hic bir ictihadinda "ilm-i ledün"den yararlanan olmamislardir.
Mesela, hic bir müctehid, herhangi bir mes'elenin hükmü Allahü Teala tarafindan bana "ledün ilmi"yle ulstirildi, ya da ögretildi dememistir..
Hüc bir müfessir, herhangi bir ayetin tefsirinde, ilmi ledün'ü kullanan olmamistir. Asla..
Yine mesela, hic bir müfessir, ben falan ayetin tefsirini ledün ilmi'yle acikladim, tefsir ettim, Allahü Teala bu yolla bu ayetin tefsirini bana ögretti dememislerdir.
Hic bir muhaddis, hadislerin zayifligi, sahihligi, hasenligi, mevzu'lugu üzerinde dururken ve bunlari ilimleriyle ortaya koyarlarken ilm-i ledün'den yararlanan olmamislardir.
Akaid alimleri ve diger alim ve dini ilim dallari da ilimlerinde ilm-i ledün'den yararlanan olmamislardir...
Su zaten aciktir.
Ledün ilminden yararlanarak mes'eleyi vüzuha kavusturdugunu söyleyen birine, delilin nedir diye soracak olursaniz, somut manada söyleyecegi hic bir sey yoktur..
Sadece, özel bir durumla (kesif, keramet vs..) bu mes'ele bana su sekilde bildirildi diyecektir... Baska da diyebilecegi bir sey yoktur..
Onun icin ilm-i ledün'ü sadece ve sadece tek bir istisnasi yoktur ve enteresandir, Tasavvuf bu ilmi kullanan olmustur... Hatta Tasavvuf'un olmazsa olmazi da olmustur bu ilim....
Seyhlerini öve öve bitiremeyen müridlere bir kulak kabartiniz hic somut manada agizlarindan cikan bir söz var midir.. Hep keramete, rüyaya, ilhama, ledünne dayanan sözler ve cümleler.. Seyhler ledünne üstündür, ledünne anlam kazanirlar...
Bunlari bir tenkit olarak ifade etmiyorum, sadece ledün ilminin kimler tarafindan kullanildigini ifade ediyorum...
Düsünün:
Bir mürit seyhinin ledünne mes'elelerini cözdügüne inansa,
O seyhin durumu, o seyhe inanis müritte nasil yansir düsünebiliyor musunuz..?
Onun icin maal esef tasavvuf aleminde cildiranlar da olmustur bu manada ve söyle de demislerdir;
Peygamberler zahirle, seyhler (evliya, veliler) batinla hareket ederler ve seyhlerin isleri bu baglamda daha zordur ve dolayisiyla seyhler (veliler) Peygamberlrden de daha üstündürler..
Ben normal görüyorum böyle sözleri... Siz veliye Ledün'le kutsallik verirseniz geleceginiz yer de burasi olacaktir...
Naksibendi bir seyh, ismini vermeyecegim uygun olmaz, hatiratinda bir olayi bizlere söyle anlatir..
Bana müttebi olan bir müridimi denemek icin söyle bir soru sordum ve bu sorularimi da her müride yaymaya calistim, sinamak ve denemek amaciyla.
Falan'i öldür desem, öldürür müsün? Yani masum biri, masum bir insan bu..
Ne demek ya seyhim, öldür de aninda öldüreyim... Bunu bir cok müridimde denedim hic bir aykiri cevap alamadim, istisnasiz bu gibi cevaplar verdirler...
Bu cevaplar karsisinda dergahima hic gecemedim, gece ve gündüz evimde yalniz kalarak bunu düsünmeye calistim... Haram olan, günah olan bir seyi istiyorum müritlerimden neden biri Seriat'in hükmüne göre karsi cikan olmuyor, neden beni azarlamiyor, neden bana bagirip cagirmiyor neden beni Kur'an'la, ayetlerle, hadislerle tahdit etmiyor neden benden uzaklasmiyor, neden bana seyhim kendinde misin, sen iyi misin demiyor vs..
Gece ve gündüz bunlari düsündüm.. Agladim, sizladim, bu gidis ve bu terbiye metodunun yanlis oldugunu düsündüm ve o elbiseyi cikaran oldum diyor..
Cidden bunun üzerinde durulmasi gerekkir..
Hic kizmayalim ve darilmayalim, bu camiada olay bu sekildedir..
Yani veliler böyle seyler istemez diyeceksiniz, haklisiniz ama istedikleri takdirde de canla basla da karsi cikis yok... Neden yok ben bu inceligin tarafimdan bilinmesini istiyorum hakli degil miyim?
Ve bunlar adina tasavvuf kitalarinda bol bol "HIKAYELER" vardir.. Baska ne olacakti ki... Ledün'ün oldugu yerde ne yazi, ne duyu organlari ne de somut bir referans vardir...
Onun icin Islam alimleri falan da böyle bir ilimde olsa bu ilim muhataplari degil sadece var olani baglar demislerdir... Bu da cok önemli bir tesbit...
Bugün Iran'daki Ayetullah'larin (dini imam, önder) durumu bu sekilde hayatiyet bulmustur... Ledünni olarak Allahü Teala tarafindan ümmete atanmis imamdirlar... Onlara inanmak farz oldugu gibi onlarin masum ve günahsiz oluslarina da inanmak farzdir...
Hz.Ali'nin Peygamberimiz'den sonraki imamligi da "ledün"le alakalidir... Peygamberimiz'den sonra onun yerine sadece ve sadece Hz.Ali gecmeliydi, ki bu atama Allahü Teala tarafindan gerceklestirilmistir...
Ben hacca gittgim zamanlarda Iran hacilarini da ziyaret etmisimdir ve bilebildigim Arapca'yla onlarin Arapca bilenleriyle bu mes'eleyi canli canli konusmusmdur ve ledün'den dolayi, Hz.Ebubekir'e ve bilhassa da Hz.Ömer'e nasil dis bilediklerini de iyi bilirim..
Aslinda benim derdim, siileri, sialari falani filani kötülemek degil, asla beni yanlis anlamayin, "ilm-i ledün"ün insanlari, inanislari ne hale getirdigine bir bakiniz.
Ben burada yazinca bazi kardeslerimiz deger mi gibi kelam ediyor, degmez haklisiniz da bakiniz nasil böyle bir ilme sarililiyor da falani filani bundan dolayi tenkit ediliyor, en güzide sahabiler de dahil.. Degil mi..?
Tekrar ifade ediyorum, sia ve sii sadece ve sadece Batin'dan, Ledün'den beslenir...
Allahü Teala'nin, dünyayi, semayi, arzi, Hz.Adem'i, Hz.Havva'yi nasil ve nicin yarattigini onlarin önce Cennet'e koyuldugunu orada nasil yeryüzüne indirildigini Kur'an'inda onlarca somut, delilli ve mutlak ilmiyle anlatmasina ve yer vermesine ragmen,
Bu ayetler görülmüyor da,
Kutsi bir delil bunlarin önüne gecirilerek birilerince falan gercek(!) bizlere ifade ediliyor..
Iste ledün anlayisi böyle bir sey...
NETICE:
Ledün ilmi tasavvufcularin kullandigi bir ilimdir. Bazilarinda bu ilim vardir, inkar etmiyorum, asla... Yanlis anlamayiniz..
Ama alimlerimizin su tesbitini de hic bir sekilde kalbimden cikaran olmuyorum:
"Bilen'i baglar...!!!"
Allah alimlerimizden razi olsun...
Ilmi ledün'ün kitabi yoktur. Hic bir sekilde yaziya gecirilmez. Duyu organlariyla somut bir sekilde tesbiti mümkün degildir. Delilli ve somut bir sekilde bir mes'elenin hükmü ilm-i ledün'le ortaya konulmaz.
Böyle bir ilmi hic bir alim kullanan olmamistir.
Müctehidler hic bir ictihadinda "ilm-i ledün"den yararlanan olmamislardir.
Mesela, hic bir müctehid, herhangi bir mes'elenin hükmü Allahü Teala tarafindan bana "ledün ilmi"yle ulstirildi, ya da ögretildi dememistir..
Hüc bir müfessir, herhangi bir ayetin tefsirinde, ilmi ledün'ü kullanan olmamistir. Asla..
Yine mesela, hic bir müfessir, ben falan ayetin tefsirini ledün ilmi'yle acikladim, tefsir ettim, Allahü Teala bu yolla bu ayetin tefsirini bana ögretti dememislerdir.
Hic bir muhaddis, hadislerin zayifligi, sahihligi, hasenligi, mevzu'lugu üzerinde dururken ve bunlari ilimleriyle ortaya koyarlarken ilm-i ledün'den yararlanan olmamislardir.
Akaid alimleri ve diger alim ve dini ilim dallari da ilimlerinde ilm-i ledün'den yararlanan olmamislardir...
Su zaten aciktir.
Ledün ilminden yararlanarak mes'eleyi vüzuha kavusturdugunu söyleyen birine, delilin nedir diye soracak olursaniz, somut manada söyleyecegi hic bir sey yoktur..
Sadece, özel bir durumla (kesif, keramet vs..) bu mes'ele bana su sekilde bildirildi diyecektir... Baska da diyebilecegi bir sey yoktur..
Onun icin ilm-i ledün'ü sadece ve sadece tek bir istisnasi yoktur ve enteresandir, Tasavvuf bu ilmi kullanan olmustur... Hatta Tasavvuf'un olmazsa olmazi da olmustur bu ilim....
Seyhlerini öve öve bitiremeyen müridlere bir kulak kabartiniz hic somut manada agizlarindan cikan bir söz var midir.. Hep keramete, rüyaya, ilhama, ledünne dayanan sözler ve cümleler.. Seyhler ledünne üstündür, ledünne anlam kazanirlar...
Bunlari bir tenkit olarak ifade etmiyorum, sadece ledün ilminin kimler tarafindan kullanildigini ifade ediyorum...
Düsünün:
Bir mürit seyhinin ledünne mes'elelerini cözdügüne inansa,
O seyhin durumu, o seyhe inanis müritte nasil yansir düsünebiliyor musunuz..?
Onun icin maal esef tasavvuf aleminde cildiranlar da olmustur bu manada ve söyle de demislerdir;
Peygamberler zahirle, seyhler (evliya, veliler) batinla hareket ederler ve seyhlerin isleri bu baglamda daha zordur ve dolayisiyla seyhler (veliler) Peygamberlrden de daha üstündürler..
Ben normal görüyorum böyle sözleri... Siz veliye Ledün'le kutsallik verirseniz geleceginiz yer de burasi olacaktir...
Naksibendi bir seyh, ismini vermeyecegim uygun olmaz, hatiratinda bir olayi bizlere söyle anlatir..
Bana müttebi olan bir müridimi denemek icin söyle bir soru sordum ve bu sorularimi da her müride yaymaya calistim, sinamak ve denemek amaciyla.
Falan'i öldür desem, öldürür müsün? Yani masum biri, masum bir insan bu..
Ne demek ya seyhim, öldür de aninda öldüreyim... Bunu bir cok müridimde denedim hic bir aykiri cevap alamadim, istisnasiz bu gibi cevaplar verdirler...
Bu cevaplar karsisinda dergahima hic gecemedim, gece ve gündüz evimde yalniz kalarak bunu düsünmeye calistim... Haram olan, günah olan bir seyi istiyorum müritlerimden neden biri Seriat'in hükmüne göre karsi cikan olmuyor, neden beni azarlamiyor, neden bana bagirip cagirmiyor neden beni Kur'an'la, ayetlerle, hadislerle tahdit etmiyor neden benden uzaklasmiyor, neden bana seyhim kendinde misin, sen iyi misin demiyor vs..
Gece ve gündüz bunlari düsündüm.. Agladim, sizladim, bu gidis ve bu terbiye metodunun yanlis oldugunu düsündüm ve o elbiseyi cikaran oldum diyor..
Cidden bunun üzerinde durulmasi gerekkir..
Hic kizmayalim ve darilmayalim, bu camiada olay bu sekildedir..
Yani veliler böyle seyler istemez diyeceksiniz, haklisiniz ama istedikleri takdirde de canla basla da karsi cikis yok... Neden yok ben bu inceligin tarafimdan bilinmesini istiyorum hakli degil miyim?
Ve bunlar adina tasavvuf kitalarinda bol bol "HIKAYELER" vardir.. Baska ne olacakti ki... Ledün'ün oldugu yerde ne yazi, ne duyu organlari ne de somut bir referans vardir...
Onun icin Islam alimleri falan da böyle bir ilimde olsa bu ilim muhataplari degil sadece var olani baglar demislerdir... Bu da cok önemli bir tesbit...
Bugün Iran'daki Ayetullah'larin (dini imam, önder) durumu bu sekilde hayatiyet bulmustur... Ledünni olarak Allahü Teala tarafindan ümmete atanmis imamdirlar... Onlara inanmak farz oldugu gibi onlarin masum ve günahsiz oluslarina da inanmak farzdir...
Hz.Ali'nin Peygamberimiz'den sonraki imamligi da "ledün"le alakalidir... Peygamberimiz'den sonra onun yerine sadece ve sadece Hz.Ali gecmeliydi, ki bu atama Allahü Teala tarafindan gerceklestirilmistir...
Ben hacca gittgim zamanlarda Iran hacilarini da ziyaret etmisimdir ve bilebildigim Arapca'yla onlarin Arapca bilenleriyle bu mes'eleyi canli canli konusmusmdur ve ledün'den dolayi, Hz.Ebubekir'e ve bilhassa da Hz.Ömer'e nasil dis bilediklerini de iyi bilirim..
Aslinda benim derdim, siileri, sialari falani filani kötülemek degil, asla beni yanlis anlamayin, "ilm-i ledün"ün insanlari, inanislari ne hale getirdigine bir bakiniz.
Ben burada yazinca bazi kardeslerimiz deger mi gibi kelam ediyor, degmez haklisiniz da bakiniz nasil böyle bir ilme sarililiyor da falani filani bundan dolayi tenkit ediliyor, en güzide sahabiler de dahil.. Degil mi..?
Tekrar ifade ediyorum, sia ve sii sadece ve sadece Batin'dan, Ledün'den beslenir...
Allahü Teala'nin, dünyayi, semayi, arzi, Hz.Adem'i, Hz.Havva'yi nasil ve nicin yarattigini onlarin önce Cennet'e koyuldugunu orada nasil yeryüzüne indirildigini Kur'an'inda onlarca somut, delilli ve mutlak ilmiyle anlatmasina ve yer vermesine ragmen,
Bu ayetler görülmüyor da,
Kutsi bir delil bunlarin önüne gecirilerek birilerince falan gercek(!) bizlere ifade ediliyor..
Iste ledün anlayisi böyle bir sey...
NETICE:
Ledün ilmi tasavvufcularin kullandigi bir ilimdir. Bazilarinda bu ilim vardir, inkar etmiyorum, asla... Yanlis anlamayiniz..
Ama alimlerimizin su tesbitini de hic bir sekilde kalbimden cikaran olmuyorum:
"Bilen'i baglar...!!!"
Allah alimlerimizden razi olsun...
Moderatörün son düzenlenenleri: